Göğün karaya ilişeceği yer dolayımda olmalıydı. Herşeyi birbirine karıştırıyordum. Sevgi ile ölümü, özlem ile boşyereliği, bitmişlik ile coşkuyu. Yalnızlığın yalnızca bir sözcük olamayacağını içimde, beynimde besliyordum. Sabahları, gökyüzünün kirli geçmişinde, uzak şimdisinde, olamaz geleceğinde tozlu yollara doluşuyordum. O teciyi arıyordum. Kendimi. Her durgun bakışın, her bulanık gözün eskimiş biliminde sessiz bir sonu algılıyordum. Toprağın simyasında zamanın yavaşlaması vardı. Pineklemesi. Kuşların yırtıcı umutsuzluğu, sonra. Güneş bir bildiri gibi yükseliyordu. Kaçıyordum.
Böyle anlarda her sokağın bana çıkmasından korkardım.

Auteur: Enis Batur

Göğün karaya ilişeceği yer dolayımda olmalıydı. Herşeyi birbirine karıştırıyordum. Sevgi ile ölümü, özlem ile boşyereliği, bitmişlik ile coşkuyu. Yalnızlığın yalnızca bir sözcük olamayacağını içimde, beynimde besliyordum. Sabahları, gökyüzünün kirli geçmişinde, uzak şimdisinde, olamaz geleceğinde tozlu yollara doluşuyordum. O teciyi arıyordum. Kendimi. Her durgun bakışın, her bulanık gözün eskimiş biliminde sessiz bir sonu algılıyordum. Toprağın simyasında zamanın yavaşlaması vardı. Pineklemesi. Kuşların yırtıcı umutsuzluğu, sonra. Güneş bir bildiri gibi yükseliyordu. Kaçıyordum.<br />Böyle anlarda her sokağın bana çıkmasından korkardım. - Enis Batur


©gutesprueche.com

Data privacy

Imprint
Contact
Wir benutzen Cookies

Diese Website verwendet Cookies, um Ihnen die bestmögliche Funktionalität bieten zu können.

OK Ich lehne Cookies ab