birileri yaşar, birileri ölür. arkada kalanlar yarım yamalak, paramparça ve halsiz. günler yalancı geceler günahkar. iyi misin dediler bir kere bile gerçekten nasılsın demeden. ben iyi bir adam olamadım. iyiler ilk görüşte tanınmaz.
Emrah SerbesMadde 27.kundakladığınız yerlere biraz dikkat edin. İskenderiye Kütüphanesi yakılmasaydı bugün üniversite eğitimi on yıl olurdu.
Emrah SerbesTag: afiliparçalar
Madde 71. deliliğe giriş_Düşleri gerçek sanmaya başlarsan onlarda kusur da bulmaya başlarsın.
Emrah SerbesTag: afiliparcalar
Madde 66. ebedi acemi_Tecrübe denen şey yaşananları sıfırla çarpmakmış. Tecrübeye âşıktım ebedi acemi oldum. Yaşadıklarım duygularımın çeşitlenmesinden başka bir işe yaramadı. Duygularım da çeşitlenerek yok oldular. Çoğaldıkça etkileri azaldı, azalmayanlar dönüştü. Eskiden beni duygulandıran şeyler şimdi sinirlendiriyor.
Emrah SerbesTag: afiliparçalar
Behzat Ç.’ye; “Edebiyatta olsun, sinemada olsun, yavaş yavaş dal
budak saran imkansız bir aşk her zaman ilgi çekici bir tema olmuştur,
eyvallah… Ama hayatta böyle olmuyor. Böyle bir ilişki memleketin
gerçeğine aykırı. Burası İsveç değil, sen de Martin Beck değilsin.
Harun’a; “Kafana takma. Kadınlar öyledir, kendilerini
sevmeyen erkeklere ‘seni seviyorum’ dedirtmeye bayılırlar…
-Şule, Jale, Selma ya da Berna-
Behzat Ç‘nin hayatında çoğu insan bir başkasının yerini tutabilirdi. Harun‘la Cevdet yer değiştirebilirdi mesela. Ya da Ağbisi Şevket‘le Tahsin yer değiştirse, hemen hemen hiçbir şey değişmemiş olurdu. Ama Şule giderse, biri sahiden gitmiş olurdu. Maçın ilk dakikalarında on kişi kalmak gibi bir şey, akşam Tekel bayisinde 216 bulamamak gibi bir şey. Ya da hiç beklemediği bir anda, O‘nun bir apartman tepesine çıkıp kendini boşluğa bırakması gibi bir şey. Betonda kan izi, çevrede meraklı kalabalık. Ve hala nefes almak, ay sonunu düşünmek, rakıyı bırakıp biraya yüklenmek, elin arada bir 14’lüye gitmesi, eski bir aşkın izini sürmek, konuşma isteksizliği, sağır olma isteği, damarlarda dolaşan yedi kilo kan, iki kilometre sinir, yaşamak aşağı yukarı böyle bir şeydi herhalde…
Emrah Serbes…Umutsuz durumda olmayan hiçbir şeye ilgi duyamıyorum, dedi. Paul Auster, Şans müziği, sayfa 29. Sevdiği yazarların kitaplarını ezberlemek gibi bir huyu vardı. Hala böyle insanlar vardı yani. Muadili olmayan insanlar. Yaptığı iyiliği karşı tarafın gözüne sokmaya çalışmayan insanlar… Şimdi biraz adama benzemişsin, dedi. Bir insan rolü için başvursan ve şansın yaver gitse, belki bir figüranlık kapabilirsin. Paul Auster, Köşeye Kıstırmak, sayfa 80.
Emrah Serbes…okudu: “Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi. T.Ö.”
“A bu, şeyin sözü” deyince Behzat Ç. doğruldu. “Kimin?” “Niye heyecanlandın?
Tezer Özlü‘nün. T.Ö. işte, kısaltmış.” “O kim?” “Hüzünlü bir yazar, genç yaşta öldü. Ben bütün kitaplarını okudum, insanın içini acıtıyor, çok dokunaklı.” Bu cümle, büyük ihtimalle Leyla Erbil’e Mektuplar‘ından birinden alınmış" -Şule, Jale, Selma ya da Berna-
Tag: her-temas-iz-bırakır
İntiharın yüceltilecek bir tarafı yok. Yani zamanı gelince, kusura
bakmayın arkadaşlar benden bu kadar demesini bilmeli. Shakespeare
doğum gününde ölmüş, ne güzel bir tesadüf! Ölümümden hiç kimse
sorumlu değildir, dolayısıyla herkes de sorumludur diyebiliriz…
…çıkmaya hazırlanan Eda‘ya “Bugün bayağı güzelleşmişsin. Yüzüne
renk gelmiş,” dedi. Bu söz iltifat sayılırsa bir kadına iltifat etmeyeli
dört yıl olmuştu. Eda hafif kızararak odadan çıktı. Harun‘un yüzünün
asıldığını görünce ona dönüp “hepimizin hayatında bazen güzel kadınlar
oluyor” dedi, “Tabii tesadüf, yoksa bize kim baksın.
Pagina 1 di 4.
prossimo ultimo »
Data privacy
Imprint
Contact
Diese Website verwendet Cookies, um Ihnen die bestmögliche Funktionalität bieten zu können.