Haram da / helal de/ cennetin hurileri de/ nâr-ı cehennem de/ birdir bize/ cenneti
cayır cayır yakmak/ cehennemin alevlerini söndürmektir gayemiz/ bize sade seni
gerek seni/ kirpiğimizi kalem/ gözümüzü defter eylemişiz/ nefsimizi köreltip/ kimsenin
ayıbını görmemişiz/gönül yapmayı/arş yapmaya bir tutup/gönülden gönüle/yollar
kurmuşuz/ ten türap bir olunca/ her dem yeniden doğmuşuz
Ne kabir azabı/ ne zebani zulmü/ o yardan ayrı düşmektir/ nazarımızda en dilhıraş
acı/ ne dürülür amel defteri/ ne geçilir sırat köprüsü/ rahman ve rahim olandır o dostun
ismi/ o sever/ o gözetir/ onun merhameti hudutsuzdur/ onun merhameti öfkesinden
büyüktür
Çelebi Şeyh demiş ki:
Benim mekânım balçıktır/ gıdam ise safi aşk/ korku ile beslenmez imanım/ korku
dediğin safi yalandır/ korku ile yakaran/ bir kendini sever/ aşk ile yanıp tutuşan/ geçer
serden/ her dem yeniden tutuşturur küllerini
Ve Çelebi Şeyh demiş ki:
Benim vücudum şu varlık âlemine benzer/ şu gördüğünüz nehirler, dereler benim
içimde çağlar/ ve şu dorukları karlı dağlar/ bende başlar bende biter/ çok alâmetler
vardır bende/ derebilen gelsin beri...
Divan tepeden tırnağa öfkeye boyanmış. Çelebi Şeyh zindana
atılmış.
Autore: Elif Shafak