Rasa has two primary meanings: 'feeling' and 'meaning'. As 'feeling' it is one of the traditional Javanese five senses - seeing, hearing, talking, smelling and feeling, and it includes within itself three aspects of "feeling" that our view of the 5 senses separates: taste of tongue, touch on the body, and emotional 'feeling' within the 'heart' like sadness and happiness. The taste of a banana is its rasa; a hunch is a rasa; a pain is a rasa; and so is the passion. As 'meaning', rasa is applied to words in a letter, in a poem, or even in common speech to indicate the between-the-lines type of indirection and allusive suggestion that is so important in Javanese communication and social intercourse. And it is given the same application to behavioral acts generally: to indicate the implicit import, the connotative 'feeling' of dance movements, polite gestures, and so forth. But int his second, semantic sense, it also means 'ultimate significance' - the deepest meaning at which one arrives by dint of mystical effort and whose clarification resolves all the ambiguities of mundane existence(...)
(The interpretation of cultures)
Tags: anthropology linguistics
Geçmişle ne yapılacağını bilmek zordur. Bu fantaziyi ne kadar kurarsanız kurun, veya hatırlarken ne kadar ağır nostalji hissederseniz hissedin, içinde yaşayamazsınız. her ne kadar gösterici, önerici veya tehlike habercisi olsa dahi ondan geleceği öngöremezsiniz; gerçekleşmesi yakın şeyler sık sık olmaz, ipucu vermeyen şeyler sık sık gerçekleşir. Bence, tarihten, sosyal olaylara evrensel olarak uygulanabilecek kanunlar, ölçülebilir sonuçları belirleyen demir zorunluluklar çıkaramazsınız, bunu yapmayı amaçlayan teşebbüsler nafile oldukları kadar bitmez görünse de. İçinde, mutat varoluşun belirsizliklerini çözecek ve umumî davranışın paradokslarını dindirecek ebedî gerçeklikler de bulamazsınız, ya da yine ben bulamam; doğrusu, ana senaryolar yoktur. İşe yararmış gibi görüdnüğü tek şey (belki de birincil olarak, sırf insanların neler anlattığını takdir etmenin yanında) insanın çevresinde neler olduğunu biraz daha az anlamsızca algılamak, gerçekte olanlardan görüntüye girenlere biraz daha bilinçlice tepki vermektir. Geçmişle ilgili klişelerin hepsi; özsüz olduğu, bir kova kül olduğu, başka bir ülke olduğu, geçmiş bile olmadığı, eğer hatırlanmazsa tekrarlanmaya mahkum olduğunuz, cennete doğru geri geri giderken önümüzde biriken enkaz olduğu... arasından işe yarar gerçeğe en çok yaklaşanı Kierkegaard'ın "hayat ileri doğru yaşanır ama geriye doğru anlaşılır"ıdır.
Clifford GeertzTags: geçmiş antropoloji gerçeğin-ardından
« first previous
Page 2 of 2.
Data privacy
Imprint
Contact
Diese Website verwendet Cookies, um Ihnen die bestmögliche Funktionalität bieten zu können.