Fakat eve gittim. Şehrin bir ucundan öbür ucuna.
Kenar mahalleler. Birbirine ufunetli adaleler gibi geçmiş, yaslanmış tahta evler. Her yağmurda, her küçük fırtınada sancılanan ve biraz daha eğrilip büğrülen bu evlerin önünden her geçişimde, çoğunun ayrı ayrı maceralarını takip ederdim. Kiminin kaplamaları biraz daha kararmıştır, kiminin şahnişini biraz daha yumrulmuştur, kimi biraz daha öne eğilmiş, kimi biraz daha çömelmiştir; ve hepsi hastadır, onları seviyorum; çünkü onlarda kendimi buluyorum; ve hepsi iki üç senede bir ameliyat olmadıkça yaşayamazlar, onları çok seviyorum; ve hepsi, rüzgârdan sancılandıkça ne kadar inilderler ve içlerinde ne aziz şeyler saklarlar, onları çok... çok seviyorum.
Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hâdise olur ki ince teferuatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.
Peyami SafaBir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum. Yalana herşey isyan etmelidir. Eşya bile: Damlardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır, hattâ yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır filân... Zavallı mürâ-hik...
Nüzhet bana yalan söyledi.
Büyük bir hastalık geçirmeyenler, herşeyi anladıklarını iddia edemezler.
Peyami SafaFelaketimizi başka biriyle taksim etmek saadettir,fakat annelerle değil,annelerle değil.Annelere anlatılan kederler taksim değil,zarbedilmiş olur: Çocuklarının felaketini iki kat şiddetle hisseden anneler,bu ıstıraplarını çocuklarına fazlasıyla iade ederler;böylece keder anadan çocuğa ve çocuktan anaya her intikal edişinde büyüdükçe büyür.
Peyami SafaSofradaki münalaşanın çirkin bir çocuğu doğdu: Sükut. Ruhlar acılaşmıştı ve güzel bir mevzua girilemiyordu.
Peyami Safaİki tarafta da arzuyu gurura hesap vermeye çağıran iç muhasebe anları olmasaydı, kendi kendini yiyen aşkın işkenceleri ne kadar azalırdı.
Peyami SafaGelmesinden başka şifam yoktur. Gelmezse, yeryüzünde hiç bir güzel canlı ve enteresan şeyin beni oyalayamayacağını düşünmenin verdiği bir ümitsizlik deşheti içinde yerime oturur, gözlerimi buzlu camların yarı karanlık zemininde oynayan kaderin parıltılarına dikerim.
Peyami Safaİlk sebep? Allah'a inananlar için Allah'a kadar gider; işkembesinden başka şeye inanmayanlar için işkembede kalır.
Peyami SafaÇok yanılmıyordu. Hedefine vasıl olan hiçbir temayül yaşamaz. Arzu ile gaye arasında ümid verici bir mesafe olmadıkça arzunun yaşaması imkansızdır.İhtiraslar da böyledir. Aşk da hedefinden az çok uzak bulunursa canlıdır. Firari ve sayyal bir hedef karşısında her ihtiras kudurur. Bunun için iki taraftan biri kaçar ve öteki tarafın ihtirasını tahrik eder. İhtiras kovalayan tarafta vardır. Kaçan lakayttır. Bunun için sevişmek yoktur. İki insan, muhtelif anlarda, birbirlerini sevebilirler; fakat bu an birleşir ve iki taraf, birbirlerini aynı zaman içinde sever ve sevdiklerini hissederlerse, ikisinde de ihtiras derhal mahvolur ve aşk hadisesi biter. Her sevdanın sonu böyledir. Garip netice: Sevişmek aşkın zıddıdır.
Peyami Safa« prima precedente
Pagina 3 di 3.
Data privacy
Imprint
Contact
Diese Website verwendet Cookies, um Ihnen die bestmögliche Funktionalität bieten zu können.