Bir gün gelecek, insanlar savanları ve bozkırları yeniden keşfedecekler, uçsuz bucaksıza açılıp köleliklerine bir son verecekler, hayvanlar yükseklerdeki güneşin altında insanlara, artık özgür olan insanlara yaklaşacaklar, ve dev kaplumbağalar, filler, bizonlar birlik içersinde yaşayacaklar, ormanların ve çöllerin kralları, özgürlüklerine kavuşmuş insanlarla birleşecekler, aynı kaynaktan su içecekler, arınmış havayı soluyacaklar, birbirlerini parçalamayacaklar, bu, başlangıç olacak; bütün bir yaşamın başlangıcı…

Ingeborg Bachmann


Go to quote


Bir gün gelecek, binalarımız çökecek, otomobiller hurdaya dönmüş olacak, uçaklardan ve roketlerden kurtulmuş olacağız, tekerleğin ve atomun parçalanmasını bulmuş olmaktan vazgeçeceğiz, mavi tepelerden taze bir rüzgâr esecek ve ciğerlerimizi alabildiğine dolduracak, ölmüş olacağız ve soluk alacağız; bu, hayatın ta kendisi olacak.

Çöllerde sular tükenecek, biz yeniden çöllere dönebileceğiz ve vahiylere kulak vereceğiz, savanlar, göller ve akarsular arılıklarıyla bizi çağıracak, elmaslar kayaların içinde kalacak ve parıltıları hepimizi aydınlatacak, balta girmemiş ormanlar, bizi düşüncelerimizin karanlık ormanından çekip alacak, düşünmeye ve acı çekmeye son vereceğiz; bu, kurtuluşun ta kendisi olacak.

Ingeborg Bachmann


Go to quote


...ve ben kendimin kapağını açıp, Ivan için kitabın ilk sayfalarını arıyorum, yüzümün gizemli görünmesini sağlıyorum...

Ingeborg Bachmann


Go to quote


And I don’t believe in this materialism, in this consumer society, in this capitalism, in this outrageous horror that happens / takes place here…. I really do believe in something, and I call it “a day will come.” And one day it will come. Well, probably it won’t come, since they’ve always destroyed it for us…. It won’t come, and I believe in it anyway. Because if I can’t believe in it anymore then I can’t write anymore either.

Ingeborg Bachmann


Go to quote


I myself am a person who has never resigned myself, who is absolutely never resigned, who can’t imagine it at all. I simply observe, and I observe in so many people, and often very quickly, a resignation that terrifies me, that’s it.

Ingeborg Bachmann


Go to quote


Nonetheless even in capitulation there is still hope, and this hope of human beings never ends, will never end.

Ingeborg Bachmann


Go to quote


Bir ölüyüm ben, dolaşıp duran
Artık hiçbir yerde kaydım yok.
Bilinmiyorum mülki amirin görev yerinde.
Sayı fazlasıyım altın kentlerde.
Ve yeşeren taşra yörelerinde...

Vazgeçilmişim çoktan,
ve hiçbir şeyle anımsanmamışım.

Yalnızca rüzgarla ve zamanla ve sesle,
ben insanlar arasında yaşayamayan...

Ingeborg Bachmann


Go to quote


Yaşlı adam der: melegim nasıl istersen,
yeter ki, şu pırıl pırıl akşamı doyurmayı bilsen
ve koluma girip bir süre yürüsen,
sözleşmiş ıhlamur ağaçlarının kehanetini çözebilsen,
ölüdür kitaplar, gerilimini yitirmiştir dünyanın kutupları,
kalmışsa daha karanlık akışın bir arada tuttukları,
onları da birbirinden ayırır senin saçlarındaki toka.
Rüzgar, durmaksızın girer, vurmadan kapıma,
ayın ıslığı -ve sonra bir hamle, gözün alabildiğine,
aşk, artık bilenmiştir anıların gücüyle.

Genç adam sorar: ve hep gelecek misin?
Odamdaki gölgelerin üstüne yemin etmelisin,
ve karanlık ama gerçekse ıhlamurların kehaneti,
söyle onu çiçeklerin diliyle, aç saçlarının tellerini
ve gecenin coşup taşmak isteyen nabzını!
Sonra aydan gelen bir işaret, durdurun rüzgarı.
Rahatı simgeler mavi ışıkta lambalar,
ta ki oda, soluk bir zamana bürünene kadar,
hafiften ısırılan dudakların varır benimkilere,
o zaman acıdır başlayan, sana ders vermeye:
dünyanın kazandığı, oynadığı ve yitirdiği sözcük, canlıdır,
ondan sonrası ise, aşkın başlangıcıdır.

Genç kız susuyor iğ dönene kadar.
Yıldız kayıyor. Geçip gidiyor güllerin zamanı:
-Siz, beyler, verin elime kılıcı,
ve Jeanne d'Arc vatanı kurtarıyor.
Sizler, gemiyi geçiriyoruz buzların arasından,
ben, artık kimsenin bilmediği rotada ilerlemekteyim.

Ingeborg Bachmann


Go to quote


Marcel ise şöyle öldü:
Bir gün bütün berduşların Paris'in kent manzarasından silinmelerine karar verilmişti. Sosyal yardım örgütü, aynı zamanda kentin doğru dürüst bir görünümde olmasıyla da ilgilenen ve düşünülebilecek en resmi nitelikteki sosyal yardım örgütünün ilgilileri, polisle birlikte Rue Monge'a geldiler, tek istedikleri, yaşlı adamları yaşama geri döndürmek, dolayısıyla da yaşama hazır olsunlar diye önce yıkayıp paklamaktı. Marcel yerinden kalkıp onlarla birlikte gitti, çok sakin bir adamdı, birkaç kadeh şarap sonra bile hâlâ bilge ve uysal kalabilen bir insandı. Gelmelerini o gün büyük bir olasılıkla hiç umursamamıştı, belki de caddedeki iyi yerine, metronun sıcak havasının mazgallardan dışarı çıktığı yere geri dönebileceğini düşünüyordu. Ama kamunun esenliği için yapılmış olan, içinde çok sayıda duşun bulunduğu yıkanma salonunda sıra Marcel'e de geldi, onu duşun altına soktular ve duş hiç kuşkusuz ne fazla sıcak, ne de fazla soğuktu, ama Marcel yıllardan beri ilk kez çıplaktı ve ilk kez suyun altına girmişti. Daha kimse durumu kavrayıp yardımına koşamadan düştü ve hemen oracıkta öldü. Ne demek istediğimi anlıyor musun! Malina, biraz ne yapacağını şaşırmış gibi bakıyor, oysa ne yapacağını asla şaşırmaz. Bu öyküyü anlatmayabilirdim. Ama duşu bir defa daha hissediyorum, Marcel'in üstündeki neleri yıkamaya hakları yoktu, bunu biliyorum. Eğer bir insan kendi mutluluğun buharları arasında yaşıyorsa, eğer bir insanın "Allah sizden razı olsun"un dışında söyleyecek pek sözü yoksa, o zaman o insanı yıkamaya kalkışmamalı, o insan için iyi olanı o insanın üstünden yıkayıp akıtmamalı, birini olmayan bir yaşam için arındırmaya kalkışmamalı...

Ingeborg Bachmann

Tags: inspirational-quotes malina ingeborg-bachmann



Go to quote


Anlıyorsun değil mi, ateşli mektuplarım, ateşli çağrılarım, ateşli tutkularım, yanmış ellerimle kağıda döktüğüm bütün bir yangın -en çok korktuğum şey, bütün bunların bir parça yanmış kağıda dönüşebilme olasılığı. Dünyadaki tüm kağıtlar sonunda ya kömürleşmiştir ya da suda yumuşamıştır, çünkü ateşin üstüne hep suları püskürtür.

Malina: Eskiler, aptal biri için, onun kalbi yoktur, derlerdi. Aklın ve zekanın bulunduğu yer diye kalbi göstermişlerdi.
Kalbini her şeye açmak, tüm söylevlerini ve mektuplarını ateşe boğmak zorunda değilsin.

Ama ne kadar çok insanın yalnızca kafası var ve kafasından çok hiçbir şeyi yok, bir bilsen! Ve onların kalpleri yok.

Ingeborg Bachmann

Tags: inspirational-quotes malina ingeborg-bachmann



Go to quote


« first previous
Page 2 of 3.
next last »

©gutesprueche.com

Data privacy

Imprint
Contact
Wir benutzen Cookies

Diese Website verwendet Cookies, um Ihnen die bestmögliche Funktionalität bieten zu können.

OK Ich lehne Cookies ab